14 Temmuz 2011 Perşembe

Memleketin kelebeğinde bile gözleri var!

Günlük yaşamımızda da bu böyledir, toplumsal hayatta da. Tarih de bu tür örneklerle doludur. Arsana, evine barkına sahip olmazsan birileri elinden almaya kalkar. Memleketine sahip çıkamazsan birileri talip olur.

Artvin Yusufeli'ne turist ayağına gelen iki Rus bir çanta dolusu kelebek ve böcek toplamışlar. Köylüler tarafından ihbar edilmeseler memleketin kelebeğini ve böceğini yurt dışına kaçıracaklardı muhtemelen. Öncelikle köylüleri tebrik etmek lazım bu sorumlu davranışlarından ötürü. Sonra da kaçırılmasına engel olduklarımızın dışında acaba nelerin elimizden alınıp götürüldüğü sorusunu sormalıyız kendimize. Memleketimizin zenginlikleriyle övünmek elbette ki hakkımız ama "bu zengiliklerden ne kadar faydalanıyoruz, bu zenginliklere ne kadar sahip çıkıyoruz veya bu zenginliklerin ne kadar farkındayız" soruları da dolaşmalı aklımızda.

Bir önerim var konuya dair. Bir büyük gazetenin ilavesi olan ve yıllardır adına magazin, televizyon vs ödülleri dağıtan "Kelebek", keşke bu memleketin doğal güzellikleri adına da bir kampanya yürütse, biz de memleketin "dişi" güzellikleriyle ilginelmek yerine doal güzellikleriyle ilgilensek biraz. Bu nahoş haber olmasaydı kaç kişi Yusufeli gibi küçük bir ilçenin kırsalında böylesine bir doğal güzelliğin ve zengilnliğin olduğundan haberdar olurdu acaba?

Toprağa, doğaya, suya, tüm zenginliklere sahip çıkmalı. Tüm insani değerler ve gelecek nesiller için...

Kelebek Etkisi teorisi denilince akla gelen ilk isim Edward Lorenz ne demişti hem: "Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir"

2 Temmuz 2011 Cumartesi

Beatrice'den Sonra Birinci Yüzyıl [Amin Maalouf]

Özgün Adı: Le Premier Siecle Apres Beatrice
Yazar: Amin Maalouf
Türü / Sayfası: Roman / 160 sayfa
Yayınevi / Basım Yılı: YKY  / 1. Baskı 2004 (Türkçe)
Çeviren: Esin Talu Çelikkan
Fiyatı:7-8 TL

Dünya'da kadın oranı giderek azalmaktadır. Özellikle güney yarımküre ülkeleri ve doğu ülkelerinde erkek çocuk isteyen toplumların sırtından para kazanmak isteyen bilim insanları bebek cinsiyeti belirleyen bir ilaç üretirler. Bunun yol açtığı felakete dur demek isteyen bir böcekbilimci erkek ve bir gazeteci kadının bu gelişmeler ortasındaki yaşantısından kesitler sunuyor roman. Çiftin hayatlarına romanın erkek karakteri böcekbilimcinin en çok istediği şey, adı daha önceden belirlenmiş bir kız çocuğu giriyor. Beatrice'in büyümesine ve aile ile olan ilişkisine de tanıklık ediyoruz roman boyunca.

Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf'un YKY' dan çıkan eserlerinden sanırım onuncusu bu kitap.

Daha önce Amin Maalouf okumamıştım. Okuduktan sonra çok etkilendiğimi söyleyemem belki ama bir iki kitabını daha okumayı arzu ettiğimi söylesem sanırım ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Yalnız kitabı okurken aklımda oluşan çerçevede batılı ve batıcı, doğuya gitse de bir an önce batıya/batısına kavuşma isteği duyan bir ressamın çizdiği soyut bir resim oluştu. Ne derece doğru bir tablo çizdim bilmiyorum.

23 Haziran 2011 Perşembe

Zaro Ağa

İlk kez Sunay Akın'ın Ay Hırsızı kitabında okudum dünyanın en uzun yaşayan insanlarından biri olan Zaro Ağa'yı. Sonra Şanlıurfa SBL' nin okul dergisinde gördüm adını. 160 yıllık ömründe 10 padişah ve 1 Reis-i Cumhur görmüş, sayısız olay yaşamıştır Zaro Ağa. Kaç savaşa katıldığı konusundaki bilgi kesin değildir, o derece... Doğduğu yer olan Bitlis'ten İstanbul'a geldikten sonra, Selimiye Kışlası, Ortaköy Camii gibi pek çok tarihi öneme sahip binanın yapımında, inşaatlarında çalışmıştır. Sonraları hayatını hamallık yaparak geçirir. Pek çok kez evlenmiş, bu evliliklerinden pek çok çocuğu, onlardan da pek çok torunu olmuştur. Sunay Akın' ın anlatımına göre 1934'te ebediyete göçtüğünde, hayattayken yaptığı yolculuklardan en kötüsünün, Amerika yolculuğunun yaralarını taşır ruhunda. Bir Amerikalının daveti üzerine Amerika' ya giden Zaro Ağa, sirkte para karşılığı insanlara teşhir edilir dünyanın en yaşlı insanı ünvanıyla. Zaro Ağayla fotoğraf çektirir ücretini verenler. Burada geçirdiği günler hem yaşlı bedenini, hem de ruhunu yorar, incitir.

Bugünün insanı olsaydı Zaro Ağa, hangi pazarlama stratejisinin kurbanı olurdu, kim bilir?

Comenius Hizmet İçi Eğitim Faaliyeti [2]

[Yazının başlangıcı]


8. Kurstan arta kalan zamanlarda gezebilir miyiz?
Kurs genelde akşam saatlerinde bitiyor. Akşamüstü kursun bulunduğu şehri/kasabayı gezebilirsiniz. İngiltere’de İngilizce öğretmenlerine yönelik kursların pek çoğu kurs programlarına çevre gezileri dahil ediyorlar. Kurs Londra merkezde değilse, Londra’yı gezmek genelde kendi imkanlarınız dahilinde mümkün olacaktır. 2 haftalık kursun ortasında kalan hafta sonunu bu iş için ayırabilirsiniz. Veya dönüşte okula erken başlamak gibi bir derdiniz yoksa, dönüş tarihiniz tatile denk geliyorsa dönüş biletinizi kurs bitiminden 1-2 gün sonraya alabilirsiniz.

21 Haziran 2011 Salı

Comenius Hizmet İçi Eğitim Faaliyeti [1]


International Projects Center / Exeter
2010 Mayısında Comenius Hizmetiçi Eğitim (HİE) Projesi kapsamında 2 haftalık bir kursa katılmak için İngiltere’ye gittim. Exeter'da ınternational Projects Center adındaki bir kursta "Developing Oral Fluency in English Classes" başlıklı 2 haftalık bir HİE Faaliyetine katıldım.


Aslında daha önce bu kurs ve seyahat ile ilgili bir yazı yazmayı planlıyordum ama bir türlü nasip olmamıştı. Amacım hem bu tecrübeyi kayıt altına almak hem de gidecek olan meslektaşlarımın aklındaki soru işaretlerine bir nebze de olsa cevap verebilmek. Malum, ilk kez yurtdışına çıkan pek çok kişi neyin kendisini beklediğinden emin olamayabilir.