1 Şubat 2013 Cuma

Azmin Zaferi... Oscar Pistorius...


Protez bacaklarıyla pistlerde rüzgar gibi esen Güney Afrikalı paralimpik atlet Oscar Pistorius'la bir kaç yıl önce okuttuğum ders kitabındaki bir okuma metninde tanıştım. O zamana kadar tanımıyor olmamı da genel kültür bilgisi eksikliği olarak görüyorum, itiraf etmem gerekirse.

Geçtiğimiz yaz Londra'da olimpiyatlarda ve akabinde Paralimpik Olimpiyatlarında koştu. Protez bacaklarının ona avantaj sağladığı yönünde itirazla karşı karşıya kalan G.Afrikalı, yapılan testlerin kendi adına olumlu sonuç vermesine kadar -bildiğim kadarıyla- bir süre pistlerden uzak kaldı.

Protez bacaklarıyla bütünleşmesine dair bir anısını okumuştum. Paylaşmak istedim. Diyor ki;

Annem bize derdi ki:
- Carl, ayakkabılarını giy. Oscar, protez bacaklarını giy ("tak" demek anlatıdaki büyüyü bozacaktı). Bu yüzden farklı ayakkabılarım var diye düşünerek büyüdüm.

29 Ocak 2013 Salı

2012'nin En İyi İcatları (İcat Çıkarma!)

Geçtiğimiz yıl TED ve ABD Ankara Büyükelçiliği'nin yürüttüğü İnovasyon yarışmasına katılmıştık okul olarak. "İcat çıkarmak" dilimize takıldı o günlerden sonra. Seksenler dizisinin babası da sıkça söylüyor bu cümleyi: "İcat çıkarma, icat çıkarma".

Şu adreste 2012'nin en iyi icatları diye bir liste var. Listenin tamamını yazamam ama listeden bir iki icattan bahsedeyim.

İndoor cloud (iç mekan bulutu): Ne amaçla kullanılır bilmiyorum ama gökyüzünde yalnız gezen bulutları iç mekana hapsetmeyi başarmış bir mucit. Tabi ki bir sis makinasıyla yapılıyor.2022'de Katar'da yapılacak olan Dünya Kupası için stadyumların üzerinde yapay bulutların seyredeceğine dair planların yapıldığını okumuştum bir başka adreste. Belki bu da onun gibi bir şeydir.




Resimdeki eldiven işaret dilini algılayıp onu konuşma diline çevirerek mobil telefona ilşetiyormuş. Kanımca en etkileyici icatlardan biri.
Bu da Dubai'de Bahar Towers [Bahar Kuleleri] adlı proje. Anladığım kadarıyla bu teknolojiyle arada yalıtım amaçlı boşluklar oluşturuyorlar ve ortam sıcaklığının düşürmeyi veya daha az klima çalıştırmayı sağlıyorlar. 

18 Ocak 2013 Cuma

KPDS+ÜDS=YDS

ÖSYM, her yıl ikişer kez yapılan ÜDS ve KPDS yerine yılda 2 defa Yabancı Dil Bilgisi Seviye Belirleme Sınavı (YDS) yapılacağını duyurdu ve 2013 sınav takvimine bu sınavın yapılacağı tarihi ve başvuru tarihlerini yerleştirdi. İlk kez ALES'e giren biri olarak o dönemde LES sonrası nelerin değişeceğine dair soruların sıkça ve yüksek sesle sorulduğunu anımsıyorum. Bu değişiklik ne kadar ses getirdi bilmiyorum ama benzer soru işaretlerinin bu dönemde de oluştuğunu zannediyorum. İletiyi yazmadan bir nabız yoklaması yapmak istedim ama somut şeyler bulamadım. Değişikliğe dair birbirinin benzeri haberler yayınlamış eğitim içerikli web siteleri, hepsi o. Sınavla ilgili merak edilenler ve söylenebilecekleri birkaç başlık altında toplamaya çalıştım.

YDS 2013 İlkbahar Sınavı Ne Zaman Yapılacak? Sınav Başvuru Tarihi Nedir?
Sınav 07 Nisan 2013 günü gerçekleştirilecek. Sınava 18-27 Şubat 2013 tarihleri arasında başvurulabilecek.

Sınavın İçeriği Nasıl Olacak?
4-5 yıl önce KPDS' nin kalkacağını ve yerine TOEFL benzeri bir sınav geleceğini duymuştum. Aradan geçen sürede bunun söylenti oladuğunu düşünmeye başlasam da, bu sınav değişikliği ile beraber yakın bir gelecekte bizi radikal bir değişikliğin bekliyor olduğunu düşünmeye başladım. İlerleyen dönemlerde sınavın dinleme, yazma, okuduğunu anlama gibi aşamaları olan, bilgisayar destekli TOEFL benzeri bir sınava dönüşeceğini düşünüyorum. ÖSYM'nin bunun için hazırlıklara başladğı veya planlarının olduğuna dair yetkili ağızdan çıkan açıklamalar görmedim ama sanırım şartlar ÖSYM'yi bunu yapmaya zorlayacaktır. Kaldı ki, 28518 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yabancı Dil Bilgisi Seviye Belirleme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 8.maddesi bunun habercisi gibi: 
  
MADDE 8 – (1) Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı çoktan seçmeli test olarak yapılır. Ancak, protokolde belirlenmesi kaydıyla sınavın gerçekleştirilmesine ilişkin farklı usuller uygulanabilir.

Şimdiki aşamada ise ÖSYM tarafından adayların YDS'ye tıpkı KPDS ve ÜDS'ye çalıştıkları gibi çalışmaları isteniyor. 2013 İlkbahar ve Sonbahar Sınavlarında sıradışı farklılıklar olmayacak gibi görünüyor haliyle. Yalnız ÜDS'deki Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler, Sağlık Bilimleri ayrımı ortadan kalacaktır. En azından bu konuda herhangi bir yoruma rastlamadım. 

KPDS ve ÜDS Puanları  Ne Olacak?
ÖSYM, puanların geçerliliğinin korunacağını beyan etmiş. 

Dil Tazminatı ortadan kalıyor mu?
Hayır. Kamu Personeli dil tazminatı almaya devam edecek. 

Değişikliğin Nedeni Nedir?
Bizde değişikliklerin felsefesi, kanun koyucuların değişikliğe hazırlandığı dönemlerde en yetkili ağızdan yapılmıyor. Ya önceden fısıltı gazetesinden bazı şeyleri okuyor, duyuyoruz, ya değişiklikten sonra bazı açıklamalarda bulunuluyor ya da bu düşünce altyapısını anlama işi kamuoyunun algı kapasitesine bırakılıyor. Bu gözlemim, buradaki değişklik için de geçerli diyebilirim. Çünkü ortada bir yönetmelik, devamında ÖSYM'nin yaptığı bir açıklama (bazı internet sitelerinden okudum) ve sınav otoritelerinin görüşleri var yalnızca. KPSS gibi, içinde yabancı dil soruları olan bazı sınavlarda bundan sonra yabancı dil sorusu olmayacağından hareketle, YDS'nin yabancı dil ile ilgili tek ve en geçerli ölçme değerlendirme aracı olması planlanıyor. 

Değişiklik üzerine benim şahsi düşüncem de uluslararası geçerliliği olan ve çağdaş dil öğretimi yaklaşımlarına aykırı olmayan/daha yatkın olan prestijli bir dil sınavına olan ihtiyacın ÖSYM'yi bu değişkliği yapmaya zorlaması. Çünkü, kendine has bir tarzı olan, insanların dili öğrenmek için değil de sınavı geçmek için yeteneklerini geliştirdiği bir sisteme dönüşmüştü KPDS, ÜDS sınavları. Bu yüzden de 70-80 gibi notlar alıp yabancı dilde bir makale yazamayan veya yabancı dilde gerçekleştirilen bilimsel toplantılara iştirak edemeyen akademisyenlerimiz oldu. Dilbilgimiz, kelime bilgimiz İngilizlerle yarışırken, İngilizle, amerikalıyla konuşmayı beceremedik. Nasıl değerlendirileceğimizin öğrenme biçimimizi etkilediği düşüncesinden yola çıkarsak konuşma, yazma, dinleme, okuduğunu anlama becerileriyle ölçülüp değerlendirilecek olanların buna göre sınava hazırlanackları, dolayısıyla buna göre öğrenecekleri düşüncesi de doğru olacaktır kanaatindeyim. Ama şu aşamada bu değişiklik isim değişikliğinden öteye gitmeyecek gibi görünüyor, sadece ilerisi için bir ipucu veya umut anlamına geliyor.

25 Eylül 2012 Salı

Bu Kılıkta Öğretmek


Özellikle bizim neslin öğrenciliği ile öğretmenliği arasında geçen 10-15 yıl içinde meydana gelen değişimin boyutlarını anlatmak için sayfalar dolusu yazı yazılabilir. Eğitimde bilgisayar ve internetin  vazgeçilmez bir unsur olmaya başlamasıyla bizim öğretmenliğe başlamamız aynı döneme denk geliyor aşağı yukarı. Günlük planlar yerine öğretmen kılavuz kitapları kullanır olduk örneğin. Geleneksel öğretim yöntemlerini terk ediyoruz yavaş yavaş. Eğitimde sıradışı, yenilikçi ve en önemlisi öğrenciyi merkeze alan bir anlayış hakim oluyor. 40-45 dakika boyunca ders anlatmayı değil, ders öncesi hazırlık yapıp, derste orkestrayı yöneten şef gibi davranmamızı öneriyor çağdaş yaklaşımlar. Gel gelelim, derse yön veren, öğrencilerin öğrenmelerine rehberlik eden birer rehber, bazen bir aktör, bazen de bir yönetmen gibi davranırken geleneksel öğretmen kılık-kıyafetiyle yola devam etmek sizce de bir tezat değil mi?

Tedrisat meselelerine ciddiyetle yakalaşan bir muallim mi olalım, derslerinde etkileşimli tahtayı kullanan, yaratıcı dramayı, oyunları ve nice uygulamayı dersine dahil etmiş çağdaş öğretmen mi? Takım elbise ikinci olasılığın önünde büyük bir engel gibi durmuyor belki ama takıldığım nokta sabit zihinlilik. Hadi kot pantolon, t-shirt fikri size korkutucu geliyor diyelim, bir keten pantolon bir gömlek giymekle ne kaybederiz acaba?

Bakanlar, milletvekilleri, memurlar, öğretmenler, garsonlar, damatlar ve dahi Polat Alemdarlar, Mematiler gibi çok geniş bir skalada giyilmesi tercih edilen takım elbisenin başlarda ayrıcalık, ciddiyet vb. gibi ağır bir misyonu vardıysa da zaten artık kalmamıştır. Sonuç olarak bir zamanlar oturduğu masasından talebelerine dersin konusunu bir bir anlatan, soru sorup cevap bekleyen, öğrenciyi tahtaya kaldırıp sözlü yapan öğretmen artık derste amiyane tabirle maymuna dönüyor. Hem de halinden memnun bir şekilde. Bir de elini kolunu oynatırken, tahtayı kullanırken ve oyunculuğunu kullanırken ceketin verdiği rahatsızlık olmasa daha güzel olacak sanki..

17 Haziran 2012 Pazar

Hakim Bey

Mehmet Erdem

"Şikayetim Var Cümle Yasaktan"

Afili Filintalar'da Murat Menteş'in bir iletisiyle tanıştım Mehmet Erdemle ve bugünlerde çok dinlenen şarkısı Hakim Bey'le. Bu Sezen Aksu şarkısının aslında Zülfü Livaneli yorumunu dinlemişliğim vardı ama nedense ilk kez dinliyormuşum gibi hissettim.

Diziler unutulmaya yüz tutmuş pek çok eski şarkıyı/türküyü yeniden gündeme getiriyorlar bildiğiniz gibi. Mehmet Erdem'in yorumu henüz yeni olsa da, Kuzey Güney gibi ilgiyle izlenen bir dizide yer verilmeseydi bu kadar ilgi çeker miydi tartışılır.

İletiyi şarkının son dörtlüğü ile bitirip, Mehmet Erdem'e kulak verelim.

Sussan olmuyor susmasan olmaz
Dil dursa Hakim Bey tende can durmaz
Yazsan olmuyor yazmasan olmaz
Kaleme tedbir koma tek durmaz