27 Aralık 2023 Çarşamba

Esat Oktay Yıldıran İlkokulu ve Okullara İsim Verilmesi Mevzuu

Geçtiğimiz günlerde İzmir Buca'da bir ilkokula Şehit Esat Oktay Yıldıran İlkokulu ismi verilmesi üzerine kamuoyunda oluşan tepkilere MEB'den yanıt gecikmedi ve bakanlık konuya dair bir açıklama yaparak, değişikliğe gidileceğini duyurdu. Açıklama şu şekildeydi:

“Hangi dönemde alınmış olursa olsun hafızalarımızdaki derin izlerini koruyan bir dönemin yanlışlarını bugüne taşıma anlamına gelen bu kararı tasvip etmemiz mümkün değildir. Adil bir hafızayı tesis etmek ve geçmişteki acıların ürünü olan yaraları sarmak için çaba sarf etmeye devam edeceğimizin bilinmesini isteriz. Bu bağlamda 'Millî Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği'ne göre ad verme yetkisi olan valiliğe (İzmir Valiliği) gerekli bilgi verilmiştir."

Haberi bir blog yazısı olarak kişisel gündemime almam birkaç sorunun aklımda belirmesi üzerine oldu. Haberi görünce, "madem tescilli işkenceciymiş, böyle bir hatayı nasıl yaparlar" dedim. Sonra, bakanlık açıklamasında yer alan yönetmeliğin muhteviyatı ilgimi çekti (nedense :). Şirket isimlerinin okullarda olmasının yasal arka planını hep merak ediyordum ve bu vesileyle merakımı gideririm dedim.  

Cumhuriyet tarihinin en travmatik dönemlerinden birinde sistematik bir kötülüğün içinde yer aldığı iddia edilen birinin adının okula verilmesi işkenceciliğinin kurumsal olarak tescilli olmayışına ve dahi 1988 yılında terör örgütünce suikasta uğrayıp şehit olarak defnedilmesine dayanıyor. Az buçuk son 30-40 yıla dair gündem bilgisi olan herkes, 88 yılına kadar darbecilerin, işkencecilerin itibarının kamuoyu nezdinde değilse bile  "kağıt üzerinde" ne olduğunu bilir. Hiç isim koyulmasa sorun yoktu. İsim koymadan önce bir araştırma yapılsa, belki yine uyanılabilirdi. Art niyetle koyulduysa - ki en üzücü senaryo da bu sanırım - devletin niyet okuma mekanizması mı var?   

Kurumsallığımızın olgunlaşması evresini tamamlayamadığından bu tür hadiselerin gündeme gelme ve enerjimizi düşürme ihtimali hep var. Umarım en sağlıklı şekilde, kimsenin canı bir daha yanmadan bu süreçleri atlatırız.

Yönetmeliğin ad koyma ile ilgili kısmında dikkatimi çeken ibare şu oldu. "Kurumlara, bina ve tesislerinin yapılmasında görevinin gereği olarak hizmet eden ve hâlen görevine devam eden kişilerin adları verilemez". Kimleri, hangi görevleri kapsıyor bilemedim. 

Meraklısına, kurumlara verilemeyecek adlar ile ilgili bir diğer maddeyi de şuraya koyayım tam olsun. 

Kurumların bina ve tesislerine; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlardan, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık ve benzeri suçlardan mahkûm olanların adları verilemez, bu kapsamdakilerin daha önce verilmiş olan adları ise ad veren makam tarafından aynı usulle iptal edilir.  

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder