16 Nisan 2011 Cumartesi

Ayna Ayna [Karmate]

Karmate dinlemediyseniz henüz, müzik çalarınızda yer açın.. Şimdilerde daha çok iştah kabartan Doğu Karadeniz size kucağını açtıysa, serde bir bölge turu yapmak varsa kısacası, albümün yanınızda olmasında fayda var...

'ayna ayna ellere
ayna düştü yerlere ayna düştü
ayna ayna ellere da
ayna düştü yerlere
ayna düştü
ayna kurban olayım
seni tutan ellere
ayna kurban olayım
seni tutan ellere
seni tutan ellere
limanın gerisinde görünüyor araklı
ben senlen konuşmaya meraklıyım meraklı
meraklıyım meraklı
vakfıkebir yukarı tonya deyiler tonya
tonya deyiler
sevdim da alamadım oy
hey gidi yalan dünya
hey gidi yalan
ayna ayna ellere
ayna düştü göllere
ayna düştü göllere
ayna kurban olayım
seni tutan ellere
seni tutan ellere'

[şurdan Araklı'dım:]

The King's Speech [2010]

2011 Oscar Ödüllerinde 12 dalda aday gösterilerek ses getiren, en iyi film dalı başta olmak üzere 4 oscar heykelciğini kaparak ününü pekiştiren The King's Speech [Zoraki Kral], Kraliçe Elizabeth' in babası, Kral 6. George' un kekemelikle olan mücadelesindeki azmini ve iyi bir hatip olması yolunda ona hem trepistlik hem de arkadaşlık yapan Lionel Logue ile aralarında geçen süreci anlatıyor.

2. Dünya Savaşı kapıdadır ve Kral 8. Edward gönül işleriyle krallığı aynı anda yürütemez ve baskılar sonucu krallıktan feragat eder. Kekemeliğinin iç dünyasında açtığı derin yaraların ve kekeme bir soylu olarak halkının karşısına çıkma cesareti gösterememesinin etkisiyle ilk başlarda pek krallığa yanaşmayan York Dükü olan George [Berthie] sonunda İngiltere Kralı olur. Karşısına çıkan konuşma terapisti Lionel Logue terapi sürecinde aralarındaki tüm sınırları, resmiyeti kaldırır ve kralın bilinçaltına yerleşmiş ve onu kekeme yapmış tüm korkulardan ve baskılardan onu arındırmaya çalışır.

Filmdeki performansıyla en iyi erkek oyuncu Oscar'ını evine götüren Colin Firth'e Oscar Heykelciği anasının ak sütü gibi helal olsun. Memento (Akıl Defteri) filmindeki performansıyla gönülleri fetheden Guy Pearce, Kral Edward'ı canladırıyor bu filmde. Eski günlerin hatrına ona da bir selam çakalım... En iyi erkek oyuncu Oscar'ını alamasa da performansı Colin Firth'den çok da aşağı kalmayan ve filmde terapisti canladıran Geoffrey Rush'ı es geçmemeli... Henüz York Dükü iken tanıştıkları kralla ilk seasnta aralarında geçen sohbette, kralın yaptığı şakalara karşı tepkisindeki yüz ifadesi ve Şekspirden bir kesit sunduğu tiyatro sahnelerinde oldukça etkileyiciydi jest ve mimikleri... Ve tabi bu ayrıntıların dışında kalan tüm sahnelerde başarılıydı kanımca...

Kralın eşi Elizabeth rolündeki ablayı bir yerden gözüm ısırıyor diyorsanız söyleyeyim: Fight Club' ın meşhur Marla Singer'ını canlandıran Helena Bonham Carter'dan başkası değil... ;)

IMDB sayfasına ulaşmak için bu yandan, Sinemalar.Com sayfasına ulaşmak için bu yandan gidiniz. Sonra tekrar geliniz..

Künye: The King's Speech [Zoraki Kral]
Yönetmen: Tom Hooper
Sen.: David Seidler
Oyuncular: Colin Firth, Geoffrey Rush, Helena Bonham Carter, Guy Pearce
Yapım: Hindistan, 2010

7 Nisan 2011 Perşembe

Up [2009]


Up, Türkçe gösterime sunulan adıyla "Yukarı Bak" , Pixar eli değmiş güzel bir animasyon film. İlk 10 dakika insanın boğazı düğümleniyor, sonra gelişen olayların da akıcılığı ile hem gülümseten hem heyecan veren bir filme dönüşüyor. hikayesi kısaca şöyle:

Fredricksen, içinde kalan ukteyi doldurmak ve hayatının son demlerini bu eksikliği gidermek için harcamaya karar verir ve evine bağladığı onlarca uçan balonla bir maceraya koyulur. Bu maceranın peşine düşmesine sebep olan şey de, evinin etrafına gökdelenler inşa etmeye çalışan inşaat şirketinin, Fredricksen'in de evine göz koyması ve ihtiyarı psikolojik baskı latına alması. Bir de sinirlerine hakim olamayarak işçilerden birinin kafasına bastonla vurmasının ardından mahkemece huzurevine götürülmesine karar verilmesi.. Alın size arsa, lanet olsun size de sizteminize de, kazanacağınız paralara da dercesine eviyle birlikte uçar gider.. Fakat ihtiyara sürpriz bir misafir de eşlik eder. İhtiyarlara yardım rozetini alma peşinde olan doğa kaşifi küçük Russel..

Filmden bahsederken es geçilmemesi gereken şeylerden biri de Türkçe seslendirmeleri şüphesiz ki. İhtiyar Fredricksen'e sesiyle hayat veren kişi usta oyuncu Erol Günaydın. Ben filmi izlerken Erol Günaydın'ın doğaçlama bir iş çıkardığını, kendinden çok şey kattığını hissettim. Bir çok duyguyu haddinden fazla gerçekçi vermiş sesiyle. Seslendirme çok başarılı kanımca...

İyi seyirler...

6 Nisan 2011 Çarşamba

Chicken Translate

Chicken translate Türkçe'den İngilizce'ye çeviri yaparken çevrilecek sözcüklerin ilk karşılıklarıyla birebir yapılan ama İngilizce'de aynı anlamı vermeyen çeviri örneklerine deniyor. Neden böyle denildiğinin hikayesini bilmeyen kalmamıştır. İlk örneğine Sultanahmette Piliç Çevirme satan bir dükkanın astığı bir afişte rastlandığı rivayet edilir. Piliç Çevirme = Chicken Translate. 10 sene kadar önce oldukça popülerdi bunun örnekleri. aşağıdaki metni okuduğunuzda ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.

Arşivden bir chicken translate örneği:

[resme tıklayınca büyür:]

5 Nisan 2011 Salı

The Karate Kid 2 [2010]

The Karate Kid 2, 80'li yıllarda 3 filmlik seri halinde çekilen  filmin 2010 versiyonu. 80'li yıllardaki Bay Miyagi'li ve Daniel San'lı filmler TV gösterimlerinden sonra bizim nesli sokağa döküp hafızada kalan karate hareketlerini uygulamaya vesile olmuştu. "Cilala Parlat" tekniği yıllarca ağızlardan düşmedi, geyik muhabbetlerine meze oldu.

Yeni filmde ise Bay Miyaginin yerini Bay Han (Jackie Chan), Daniel San'ın yerini ise  Dre (Jaden Smith) adında küçük bir çocuk alıyor ve olaylar Amerika' dan Çin'e taşınan Dre'nin Çinli kung-fucu bir kaç velet tarafından dövülmesinin ardından gelişiyor. İlk seriden hafızalarda kalan final sahnesindeki vuruş tekniğinin (Kartal Vuruşu muydu ne?) değişik versiyonu bu filmde de var. Daha dudak uçurtan cinsten. Bu filmdeki çocukta Daniel San sempatisi olsa da  "Şu eski halimden eser yok şimdi"yi söyleyen Jackie Chan Bay Miyagi'yi bir hayli aratıyor.

Kısaca film, Bay Miyagi' yi ve Daniel San' ı özlemle hatırlamak ve 80'li yıllarla hasret gidermek adına tembellik yapılan bir Pazar günü izlenecek bir aile filmi.

2 Nisan 2011 Cumartesi

Eş Anlamlı Sözcük Bulucu

Metin yazarken hep aynı sözcükleri kullanmaktan kaçınmak isteyip de başaramadığınızda bu siteden faydalanabilirsiniz. Adı üzerinde eş anlamlı sözcük bulucu.

http://www.synonym-finder.com/

Denemek amacıyla "terrible" sözcüğünü seçtim ve çıkan sonucun ilk kısmını ekliyorum:

Synonyms for (adjective) terrible

Synonyms: horrendous, horrific, awful, dire, direful, dread, dreaded, dreadful, frightening, fearful, fearsome, terrible Definition: causing fear or dread or terror Usage: the awful war; an awful risk; dire news; a career or vengeance so direful that London was shocked; the dread presence of the headmaster; polio is no longer the dreaded disease it once was; a dreadful storm; a fearful howling; horrendous explosions shook the city; a terrible curse

22 Mart 2011 Salı

3 Idiots

Sondan başlayarak gidelim: Son zamanlarda izlediğim en güzel film 3 Idiots.

Hintli yönetmen Rajkumar Hirani'nin bu 160 dakikalık komedi filmini eğitim kurumlarında rehberlik faaliyetleri çerçevesinde hem öğrencilere hem de velilere izletmek gerek. Hatta zorunlu kılalım. Gerçi zorunlu kılmak filmin felsefesine ters ama devamında özgürlüğü getireceğinden bu iyi niyetli bir zorunluluk ...

Filmi iki seansta izledik mecburiyetten. İlk seasnla ikinci seans arasındaki ömrümün en uzun ömrümün en... (şaka şaka) sabırsızlığım, IMDB puan ortalamasının 8,1 oluşu ve dahi film hakkında yapılan yorumların benimkilerle benzer oluşu, filmi izledikten sonra hissedeceklerinizle örtüşüyor olacak kanımca. Göreceğiz(dir).

Neyse, Hindistanın en önemli mühendislik okullarından birini kazanan 3 birbirinde nilginç kafadarın hikayesini anlatıyor film, en özet haliyle... İçlerinden biri, Rancho adındaki genç, diğer ikisinin ve pek çok öğrencinin hayatlarını değiştirecek, hayatlarına yön veren tüm dış etkenlerden arınmalarını sağlayacak ve onlara hayatlarının geri kalanında yapmak istediği şeyleri yapmayı sağlayacak adım atmalarına neden olur başlarına gelen onca şeyin neticesinde.

Filmin müzikleri de muhteşem ama filmdeki müzikal havayı sevmeyebilirsiniz. Ben nötr hissediyorum şahsen, çok bayılmadım ne yalan söyleleyim.

Bu filmi özetlemek de zor. Mesela Çatur'dan bahsetmek gerek ama "spoiler" vermek de istemem. Neyse izleyin, pişman olmazsınız...

İyi seyirler...