26 Mayıs 2013 Pazar

İyi Öğretmen


"Bir öğretmenin iyi olup olmadığı öğrencilerine çabucak yanıtlayabildikleri kaç soru sorabildiğinden değil, kendisnin yanıtlamakta zorlanacağı kaç soruyu öğrencilerine sordurabildiğinden anlaşılır. "

~ Alice Wellington Rollins ~

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Konuşan Kitap Şenliği

Devlet adamlarının eşlerii çeşitli sosyal sorumluluk projesini himayesi altında yürütüyor, bazı konularda toplumda farkındalık yaratmaya gayret ediyor. Hatta kocalar eşler kadar "sosyal sorumlu" olsa dünyamız daha güzel olurdu. Bir noktada savaşları kocalar çıkarıyor, yaraları first ladyler sarıyor diyebiliriz. Çocukları aç, kadınları dul bırakan kocalar oluyor ama okuma yazmayı öğreten projeleri eşler yürütüyor.Hal böyle olunca eşlerin devlet adamlarından daha hayırlı işler yaptığı ortada.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül de an itibariyle bir kaç projeyi himayesi altına almış, misafirliğe gelen devlet adamı eşleriyle vakit geçirmenin ötesinde de işler yapıyor. Asıl değineceklerim tam da bu noktada başlıyor. Hayrünnisa Gül, 21 Mayıs 2013'te Konuşan Kitap Şenliğinin 6. durağı olan Erzurum'a geldi. Ben de öğretmen arkadaşlarım ve öğrencilerimle "görevli" ve "zorunlu" olarak programa katıldım. Programın en olumsuz yanı 5 saat sürmesi ve üst düzey protokol kurallarının uygulanıyor olması oldu. Devletin bir numaralı adamının eşi söz konusu olunca üst düzey güvenlik önlemleriyle karşı karşıya kaldık, e birazcık da tedirgin olduk. Vaktimizin çoğunu first ladylerle geçirmiyoruz ne de olsa.

1 Nisan 2013 Pazartesi

Öğretmenlerin Çok Örgütlü Mücadelesizliği

Türkiye'de eğitim iş kolunda eğitim çalışanlarını temsil eden hali hazırda 33 sendika var. Ağustos 2012 itibariyle, iki yüz binin üzerinde üyesi olan da var, üye sayısı iki elin parmaklarını geçmeyen de. Her düşünceden öğretmenler arasında özlük hakları ve eğitim meseleleriyle ilgili bazı konularda duyulan rahatsızlıkların paralellik gösterdiği şu günlerde bu kadar çok sendika etrafında örgütlenip hak aramak, aramaya çalışmak ne kadar mümkün, orası tartışılır. Bir başka nokta da bu kadar çok seçeneğe rağmen örgütlülük oranının %50-60 civarında olması. Örgüt sayısının çokluğu ile çalışanların örgütlülük oranı arasındaki orantısızlığı neye bağlamalı?

Çalışanla İlgili:
- Örgütlülüğün gücüne inanmamak,
- Çeşitli gerekçelerle eylem, grev vb faaliyetlerin içinde bulunmama isteği
- Dışlanma, yöneticilerden tepki görme vb. kaygılar.
- Hiç bir sendikayı kendine yakın bulmama (ki bu gerekçe aşağıda da olabilir. Böyle bir gerçek varsa, bunun sebebi çalışan mı, sendika mı, tartışılır).
- SİZİN GEREKÇENİZ?

Sendikalarla İlgili:
- Sendikalar ile siyasi partiler arasındaki dirsek temasının verdiği rahatsızlık,
- Özlük hakları ve eğitim meselelerinin ötesindeki politikaları ilk sıraya koymaları, 
- Örgütlenme anlayışlarının üye yapmaya endeksli olması,
- Üyelerine yeterince kendilerini ifade etme olanağı vermemeleri,
- Anti-demokratik tüzükleri (seçim, görev dağılımı vb. konularda)
- SİZCE?

Herkese şimdiden iyi tatiller.  

İSTATİSTİKİ BİLGİ:
- 11 iş kolu altında hizmet veren kamu çalışanları sendikaları [Memur Sendikaları]
http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/cgm.portal?page=sendikalar&id=1.1
- Eğitim iş kolunda hizmet veren sendikaların üye sayıları:
http://www.memurlar.net/haber/269521/

11 Şubat 2013 Pazartesi

Özel Öğretim Kurumlarında Çalışanların Sendika Üyeliği / Neden Farklı Sendikadalar?

Marmara ELT'nin en başarılı hocalarından Kamile Hamiloğlu Hocamız bir gün derste arkadaşlardan birinin sorduğu "özel ders konusunda önerebileceğiniz yayın var mı?" sorusunun akabinde bir an duraksamış, sonra da şöyle demişti: "ELT alanında referans gösterilecek çalışmaların yapıldığı ülkelerde (ABD, İngiltere vb.) özel ders ancak çok zengin bir zümrenin satın aldığı bir hizmettir, bu hususta yayın bulmak çok kolay değildir." Söylediklerini birebir hatırlamam mümkün değil ama bu minvalde bir iki cümle sarfettiğinden eminim. Bizim bu kadar çok özel öğretim kurumuna sahip olmamızbu kurumlarda bu kadar çok çalışan olması sınav merkezli eğitim sistemine sahip oluşumuzdan ileri geliyor şüphesiz. 

8 Şubat 2013 Cuma

Okullarda Kılık Kıyafet Serbestliği


 Kılık Kıyafet Serbestliği Ne Zamandan İtibaren Geçerlidir?


Milli Eğitim Bakanlığı 27.11.2012 tarih ve 28480 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık Ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik” ile birlikte 2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren geçerli olmak üzere okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde öğrencilere kılık ve kıyafet serbestliği getirmiştir. Milli Eğitim (Eski) Bakanı Ömer Dinçer ise yaptığı sözlü açıklamada 2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren de bu serbestliğin uygulanabileceğini, okula serbest kıyafetle gelen öğrencilerin geri çevrilmemesi gerektiğini ifade etmiştir.

Saç Uzatmak Serbest Mi?


Erkek öğrencilerin uzun saçlı oluşuyla ilgili bir engel olmamakla beraber, bıyık ve sakal bırakılamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Diğer kısıtlamalar ise şu şekildedir:

a) Öğrenim gördükleri okulun arması ve rozeti dışında nişan, arma, sembol, rozet ve benzeri takılar takamaz,
b) İnsan sağlığını olumsuz yönde etkileyen ve mevsim şartlarına uygun olmayan kıyafetler giyemez,
c) Yırtık veya delikli kıyafetler ile şeffaf kıyafetler giyemez,
d) Vücut hatlarını belli eden şort, tayt gibi kıyafetler ile diz üstü etek, derin yırtmaçlı etek, kısa pantolon, kolsuz tişört ve kolsuz gömlek giyemez,
e) Siyasî sembol içeren simge, şekil ve yazıların yer aldığı fular, bere, şapka, çanta ve benzeri materyalleri kullanamaz ve giysileri giyemez,
f) Okul içinde baş açık, saçlar temiz ve boyasız olarak bulunur, makyaj yapamaz, bıyık ve sakal bırakamaz. 3 üncü maddenin altıncı fıkrası hükümleri saklıdır.

Hangi Ülkelerde Üniforma Zorunluluğu Var?


Serbest kıyafet uygulaması yapan pek çok ülkede köklü geçmişe sahip kimi devlet okullarında ve/veya bazı özel okullarda öğrenciler üniforma giymek zorundadırlar. Bunun yanında pek çok konuda özgürlükçü davranan İngiltere’de ise üniforma zorunluluğu devam etmektedir. Amerika’da üniformalı okul sayısı, kıyafet serbestliği olan okul sayısına göre oldukça azdır. Tayland, Vietnam, Çin gibi pek çok Uzakdoğu ülkesinde de üniforma zorunluluğu vardır. Avrupa Birliği ülkelerinin pek çoğu ise kıyafet serbestliğini uygulamaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığındaki bakan değişikliği sebebiyle 2012–2013 öğretim yılını kıyafet serbestliği ile ilgili bir geçiş yılı sayabiliriz. Yeni bakanın önümüzdeki yıl için serbestliğe devam etmek ile geri dönüş arasında yapacağı seçimin sonucu ilerleyen yıllardaki uygulamanın kaderini belirleyecektir.

5 Şubat 2013 Salı

Çalışan Annenin Doğum İzni

Medyadan takip edilebileceği üzre, doğum öncesi 8, doğum sonrası 8 hafta olan çalışan annenin doğum izni süresinin 12+12 şeklinde güncellenmesi ile ilgili bir çalışma var.

Doğum izni artırılıyor mu?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in basına verdiği demeçlerde böyle bir yasa çalışmasının yapılıyor olduğunu, bununla beraber kadın istihdamında azalma endişesi taşındığını ifade etmişti. Öyle zannediyorum ki kısa süre içinde yasa çalışmaları tamamlanacak ve yasa meclise gelecek.

Diğer Ülkelerde Doğum İzni Ne Kadar?
Wikipedia'da karşılaştığım şu listeyi görmeden önce de tahmin ettiğim gibi bu konuda çok iyi konumda değiliz. Ücretli izin konusunda standartlara çok uzak değiliz gibi görünüyor ama bizde 1 yıl olan ücretsiz izin kısmını 6 yıla kadar çıkaran ülkeler var. Kişiliğin oluşmasında bebeklik döneminin etkisinin tartışılmayacağı gibi annenin çocuğu büyütmedeki rolü de tartışma götürmeyecektir. Bu nedenle diğer ülkelerin anneye karşı cömert oluşları aslında uzun vadede devlete "iyi vatandaş" olarak geri dönecektir.

Babanın Doğum İzni
Bizde 10 gün olan ücretli babalık doğum izni için yine cimri davranmayan devletlere listede rastlamak mümkün. Ücretsiz izin konusunda da çok ciddi imkanlar tanıyorlar. Memurlar yine buna benzer özlük hakları konusunda hatırı sayılır bir mesafe ekatettiler ama özel sektörde çalışanlar için her şey yasalarda belirtildiği gibi gitmiyor eminim.

1 Şubat 2013 Cuma

Azmin Zaferi... Oscar Pistorius...


Protez bacaklarıyla pistlerde rüzgar gibi esen Güney Afrikalı paralimpik atlet Oscar Pistorius'la bir kaç yıl önce okuttuğum ders kitabındaki bir okuma metninde tanıştım. O zamana kadar tanımıyor olmamı da genel kültür bilgisi eksikliği olarak görüyorum, itiraf etmem gerekirse.

Geçtiğimiz yaz Londra'da olimpiyatlarda ve akabinde Paralimpik Olimpiyatlarında koştu. Protez bacaklarının ona avantaj sağladığı yönünde itirazla karşı karşıya kalan G.Afrikalı, yapılan testlerin kendi adına olumlu sonuç vermesine kadar -bildiğim kadarıyla- bir süre pistlerden uzak kaldı.

Protez bacaklarıyla bütünleşmesine dair bir anısını okumuştum. Paylaşmak istedim. Diyor ki;

Annem bize derdi ki:
- Carl, ayakkabılarını giy. Oscar, protez bacaklarını giy ("tak" demek anlatıdaki büyüyü bozacaktı). Bu yüzden farklı ayakkabılarım var diye düşünerek büyüdüm.