13 Ağustos 2013 Salı

Memleket Mi, Yıldızlar Mı, Gençliğim Mi?

 Adres hanesinde on yıllardır gurbet yazan biri olarak başlıkta da yer alan Nazım Hikmet'in ünlü dizelerindeki  soruyu muntazaman kendime sorarım: Hangisi uzak?

19 Temmuz 2013 Cuma

Comenius Regio Projesi Nedir?

İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin koordinatörlüğünde, yerel eğitim aktörlerini (okul, üniversite, spor kulübü, kütüphane vb.) kendine ortak ederek başvurabilecekleri bir AB Projesi türüdür. AB üyesi bir ülkenin yerel veya bölgesel eğitim otoritesi ile ortaklık kurulur ve bir veya birden fazla konuda etkinlikler planlar. Başvurular diğer projelerde olduğu gibi Ulusal Ajans'a yapılıyor.

2 Temmuz 2013 Salı

StumbleUpon İle Sörf Keyfi


İnternet icat olduğunda, veya bizim erişebildiğimiz ilk yıllarda diyelim, çaylak bir üniversite öğrencisiydik. Bir arkadaşıma "internet sitelerinin adreslerini nasıl aklımızda tutacağız" minvalinden bir soru sormuştum, ki benim gözümde kanlı canlı Bill Gates idi, beni "Yahoo" ile tanıştırdı. Sonraları anladık ki, Yahoo, adresleri kayıt etmez(ler)se, bir işe yaramıyormuş. Demem o ki, her aradığını bulamadığın, kullanıcıların veya editörlerin siteleri kayıt ettiği bir dizin imiş. Google girdi hayatımıza sonra. Tıpkı ev telefonlarına ihanet edip kendimizi mobil iletişimin kollarına attıktan sonra hafızamızdaki telefon numarası sayısının iki elin parmaklarını geçmediği gibi, internet sitelerinin adreslerini, uzantılarını da akılda tutmaz olduk. Sık kullanılanlara eklemek, en azından benim için "out" artık. Bir de web sitesine google arama çubuğunu kullanarak ulaşmak var ki, evlerden ırak. Google öncesi ineternete karşı hisleri olan "eski toprakların" pek yapmadığı bir iş olsa gerek..

30 Haziran 2013 Pazar

İyi Bir Öğretmenin Nitelikleri

Her ne kadar "iyilik" göreceli bir kavram olsa da, belirli bir alanda iyi olmanın nitelikleri uzun süren tecrübelerle sabit olduğundan, meslek erbaplarının iyiliği, kötülüğü konusunda pek çok kişi hemfikir olabilir. Şuradaki makalede İyi Bir Öğretmenin 16 Niteliği başlığıyla bu nitelikler sıralanmış. Bakalım, neymiş o nitelikler:

26 Haziran 2013 Çarşamba

Öğretmen Filmleri, Eğitim İle İlgili Filmler

Dead Poets Society (İng. Öğrt. John Keating / Robin Williams)
Bu kategoride yer alan filmlerde genellikle sıradışı bir öğretmenin veya öğrencinin hikayesini izliyoruz. Yine de eğitim temalı filmleri izlemek, öğrencilere tavsiye etmek/izlettirmek gibi gayesi olanlar için bir liste yapmak ne zamandır aklımdaydı. Kimi izlediğim, kimi de film veri tabanları ve/veya arama motorları vesilesiyle karşıma çıkan filmlerden oluşuyor liste. yorum kısmına önerilerinizi bekliyorum.

21 Haziran 2013 Cuma

Aramıza Hoşgeldin Sosyal Medya. Sıra Medya Okuryazarlığında.

İnternet erişimi olan herkesi kendi medyasının patronu yapan "sosyal medya", internetin mobil iletişim araçlarında kullanılmasıyla birlikte geleneksel medyaya alternatif olmaya başladı. Başını facebook ve twitter'ın çektiği sosyal medya araçları, "Arap Baharı" denilen toplum hareketinin kilit unsurlarından biriydi. Geçtiğimiz günlerde memleketin bir çok yerleşim yerinde cereyan eden Gezi Parkı eylemleri esnasında biz de sosyal medyanın gücüyle bizzat tanışmış olduk. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medyayı aktif olarak kullanan bir devlet adamı olmasına rağmen "twitter denilen bela" sözleriyle sosyal medyaya ilk yumruğu vuran oldu.

7 Haziran 2013 Cuma

Heceleyen Arı [Spelling Bee]

Yarışmacıların verilen kelimeyi hecelediği (harf harf söylediği / spelling) bir yarışma türü. Amerika'da 1925'ten beri eyaletler düzeyinde ve ulusal düzeyde yapılıyor. Yarışmacılar kelimeyi duyduktan sonra yarışmayı idare eden kişiden kelimenin anlamını veya hangi dilden geldiğini, hatta kelimenin örnek bir cümlede kullanımını  isteyebiliyorlar veya derhal heceliyorlar. Nihayetinde kelimeyi doğru hecelerlerse yarışmaya devam ediyorlar. Elenenlerden sonra geriye kalan kişi galip geliyor.

26 Mayıs 2013 Pazar

İyi Öğretmen


"Bir öğretmenin iyi olup olmadığı öğrencilerine çabucak yanıtlayabildikleri kaç soru sorabildiğinden değil, kendisnin yanıtlamakta zorlanacağı kaç soruyu öğrencilerine sordurabildiğinden anlaşılır. "

~ Alice Wellington Rollins ~

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Konuşan Kitap Şenliği

Devlet adamlarının eşlerii çeşitli sosyal sorumluluk projesini himayesi altında yürütüyor, bazı konularda toplumda farkındalık yaratmaya gayret ediyor. Hatta kocalar eşler kadar "sosyal sorumlu" olsa dünyamız daha güzel olurdu. Bir noktada savaşları kocalar çıkarıyor, yaraları first ladyler sarıyor diyebiliriz. Çocukları aç, kadınları dul bırakan kocalar oluyor ama okuma yazmayı öğreten projeleri eşler yürütüyor.Hal böyle olunca eşlerin devlet adamlarından daha hayırlı işler yaptığı ortada.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül de an itibariyle bir kaç projeyi himayesi altına almış, misafirliğe gelen devlet adamı eşleriyle vakit geçirmenin ötesinde de işler yapıyor. Asıl değineceklerim tam da bu noktada başlıyor. Hayrünnisa Gül, 21 Mayıs 2013'te Konuşan Kitap Şenliğinin 6. durağı olan Erzurum'a geldi. Ben de öğretmen arkadaşlarım ve öğrencilerimle "görevli" ve "zorunlu" olarak programa katıldım. Programın en olumsuz yanı 5 saat sürmesi ve üst düzey protokol kurallarının uygulanıyor olması oldu. Devletin bir numaralı adamının eşi söz konusu olunca üst düzey güvenlik önlemleriyle karşı karşıya kaldık, e birazcık da tedirgin olduk. Vaktimizin çoğunu first ladylerle geçirmiyoruz ne de olsa.

1 Nisan 2013 Pazartesi

Öğretmenlerin Çok Örgütlü Mücadelesizliği

Türkiye'de eğitim iş kolunda eğitim çalışanlarını temsil eden hali hazırda 33 sendika var. Ağustos 2012 itibariyle, iki yüz binin üzerinde üyesi olan da var, üye sayısı iki elin parmaklarını geçmeyen de. Her düşünceden öğretmenler arasında özlük hakları ve eğitim meseleleriyle ilgili bazı konularda duyulan rahatsızlıkların paralellik gösterdiği şu günlerde bu kadar çok sendika etrafında örgütlenip hak aramak, aramaya çalışmak ne kadar mümkün, orası tartışılır. Bir başka nokta da bu kadar çok seçeneğe rağmen örgütlülük oranının %50-60 civarında olması. Örgüt sayısının çokluğu ile çalışanların örgütlülük oranı arasındaki orantısızlığı neye bağlamalı?

Çalışanla İlgili:
- Örgütlülüğün gücüne inanmamak,
- Çeşitli gerekçelerle eylem, grev vb faaliyetlerin içinde bulunmama isteği
- Dışlanma, yöneticilerden tepki görme vb. kaygılar.
- Hiç bir sendikayı kendine yakın bulmama (ki bu gerekçe aşağıda da olabilir. Böyle bir gerçek varsa, bunun sebebi çalışan mı, sendika mı, tartışılır).
- SİZİN GEREKÇENİZ?

Sendikalarla İlgili:
- Sendikalar ile siyasi partiler arasındaki dirsek temasının verdiği rahatsızlık,
- Özlük hakları ve eğitim meselelerinin ötesindeki politikaları ilk sıraya koymaları, 
- Örgütlenme anlayışlarının üye yapmaya endeksli olması,
- Üyelerine yeterince kendilerini ifade etme olanağı vermemeleri,
- Anti-demokratik tüzükleri (seçim, görev dağılımı vb. konularda)
- SİZCE?

Herkese şimdiden iyi tatiller.  

İSTATİSTİKİ BİLGİ:
- 11 iş kolu altında hizmet veren kamu çalışanları sendikaları [Memur Sendikaları]
http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/cgm.portal?page=sendikalar&id=1.1
- Eğitim iş kolunda hizmet veren sendikaların üye sayıları:
http://www.memurlar.net/haber/269521/

11 Şubat 2013 Pazartesi

Özel Öğretim Kurumlarında Çalışanların Sendika Üyeliği / Neden Farklı Sendikadalar?

Marmara ELT'nin en başarılı hocalarından Kamile Hamiloğlu Hocamız bir gün derste arkadaşlardan birinin sorduğu "özel ders konusunda önerebileceğiniz yayın var mı?" sorusunun akabinde bir an duraksamış, sonra da şöyle demişti: "ELT alanında referans gösterilecek çalışmaların yapıldığı ülkelerde (ABD, İngiltere vb.) özel ders ancak çok zengin bir zümrenin satın aldığı bir hizmettir, bu hususta yayın bulmak çok kolay değildir." Söylediklerini birebir hatırlamam mümkün değil ama bu minvalde bir iki cümle sarfettiğinden eminim. Bizim bu kadar çok özel öğretim kurumuna sahip olmamızbu kurumlarda bu kadar çok çalışan olması sınav merkezli eğitim sistemine sahip oluşumuzdan ileri geliyor şüphesiz. 

8 Şubat 2013 Cuma

Okullarda Kılık Kıyafet Serbestliği


 Kılık Kıyafet Serbestliği Ne Zamandan İtibaren Geçerlidir?


Milli Eğitim Bakanlığı 27.11.2012 tarih ve 28480 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık Ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik” ile birlikte 2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren geçerli olmak üzere okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde öğrencilere kılık ve kıyafet serbestliği getirmiştir. Milli Eğitim (Eski) Bakanı Ömer Dinçer ise yaptığı sözlü açıklamada 2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren de bu serbestliğin uygulanabileceğini, okula serbest kıyafetle gelen öğrencilerin geri çevrilmemesi gerektiğini ifade etmiştir.

Saç Uzatmak Serbest Mi?


Erkek öğrencilerin uzun saçlı oluşuyla ilgili bir engel olmamakla beraber, bıyık ve sakal bırakılamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Diğer kısıtlamalar ise şu şekildedir:

a) Öğrenim gördükleri okulun arması ve rozeti dışında nişan, arma, sembol, rozet ve benzeri takılar takamaz,
b) İnsan sağlığını olumsuz yönde etkileyen ve mevsim şartlarına uygun olmayan kıyafetler giyemez,
c) Yırtık veya delikli kıyafetler ile şeffaf kıyafetler giyemez,
d) Vücut hatlarını belli eden şort, tayt gibi kıyafetler ile diz üstü etek, derin yırtmaçlı etek, kısa pantolon, kolsuz tişört ve kolsuz gömlek giyemez,
e) Siyasî sembol içeren simge, şekil ve yazıların yer aldığı fular, bere, şapka, çanta ve benzeri materyalleri kullanamaz ve giysileri giyemez,
f) Okul içinde baş açık, saçlar temiz ve boyasız olarak bulunur, makyaj yapamaz, bıyık ve sakal bırakamaz. 3 üncü maddenin altıncı fıkrası hükümleri saklıdır.

Hangi Ülkelerde Üniforma Zorunluluğu Var?


Serbest kıyafet uygulaması yapan pek çok ülkede köklü geçmişe sahip kimi devlet okullarında ve/veya bazı özel okullarda öğrenciler üniforma giymek zorundadırlar. Bunun yanında pek çok konuda özgürlükçü davranan İngiltere’de ise üniforma zorunluluğu devam etmektedir. Amerika’da üniformalı okul sayısı, kıyafet serbestliği olan okul sayısına göre oldukça azdır. Tayland, Vietnam, Çin gibi pek çok Uzakdoğu ülkesinde de üniforma zorunluluğu vardır. Avrupa Birliği ülkelerinin pek çoğu ise kıyafet serbestliğini uygulamaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığındaki bakan değişikliği sebebiyle 2012–2013 öğretim yılını kıyafet serbestliği ile ilgili bir geçiş yılı sayabiliriz. Yeni bakanın önümüzdeki yıl için serbestliğe devam etmek ile geri dönüş arasında yapacağı seçimin sonucu ilerleyen yıllardaki uygulamanın kaderini belirleyecektir.

5 Şubat 2013 Salı

Çalışan Annenin Doğum İzni

Medyadan takip edilebileceği üzre, doğum öncesi 8, doğum sonrası 8 hafta olan çalışan annenin doğum izni süresinin 12+12 şeklinde güncellenmesi ile ilgili bir çalışma var.

Doğum izni artırılıyor mu?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in basına verdiği demeçlerde böyle bir yasa çalışmasının yapılıyor olduğunu, bununla beraber kadın istihdamında azalma endişesi taşındığını ifade etmişti. Öyle zannediyorum ki kısa süre içinde yasa çalışmaları tamamlanacak ve yasa meclise gelecek.

Diğer Ülkelerde Doğum İzni Ne Kadar?
Wikipedia'da karşılaştığım şu listeyi görmeden önce de tahmin ettiğim gibi bu konuda çok iyi konumda değiliz. Ücretli izin konusunda standartlara çok uzak değiliz gibi görünüyor ama bizde 1 yıl olan ücretsiz izin kısmını 6 yıla kadar çıkaran ülkeler var. Kişiliğin oluşmasında bebeklik döneminin etkisinin tartışılmayacağı gibi annenin çocuğu büyütmedeki rolü de tartışma götürmeyecektir. Bu nedenle diğer ülkelerin anneye karşı cömert oluşları aslında uzun vadede devlete "iyi vatandaş" olarak geri dönecektir.

Babanın Doğum İzni
Bizde 10 gün olan ücretli babalık doğum izni için yine cimri davranmayan devletlere listede rastlamak mümkün. Ücretsiz izin konusunda da çok ciddi imkanlar tanıyorlar. Memurlar yine buna benzer özlük hakları konusunda hatırı sayılır bir mesafe ekatettiler ama özel sektörde çalışanlar için her şey yasalarda belirtildiği gibi gitmiyor eminim.

1 Şubat 2013 Cuma

Azmin Zaferi... Oscar Pistorius...


Protez bacaklarıyla pistlerde rüzgar gibi esen Güney Afrikalı paralimpik atlet Oscar Pistorius'la bir kaç yıl önce okuttuğum ders kitabındaki bir okuma metninde tanıştım. O zamana kadar tanımıyor olmamı da genel kültür bilgisi eksikliği olarak görüyorum, itiraf etmem gerekirse.

Geçtiğimiz yaz Londra'da olimpiyatlarda ve akabinde Paralimpik Olimpiyatlarında koştu. Protez bacaklarının ona avantaj sağladığı yönünde itirazla karşı karşıya kalan G.Afrikalı, yapılan testlerin kendi adına olumlu sonuç vermesine kadar -bildiğim kadarıyla- bir süre pistlerden uzak kaldı.

Protez bacaklarıyla bütünleşmesine dair bir anısını okumuştum. Paylaşmak istedim. Diyor ki;

Annem bize derdi ki:
- Carl, ayakkabılarını giy. Oscar, protez bacaklarını giy ("tak" demek anlatıdaki büyüyü bozacaktı). Bu yüzden farklı ayakkabılarım var diye düşünerek büyüdüm.

29 Ocak 2013 Salı

2012'nin En İyi İcatları (İcat Çıkarma!)

Geçtiğimiz yıl TED ve ABD Ankara Büyükelçiliği'nin yürüttüğü İnovasyon yarışmasına katılmıştık okul olarak. "İcat çıkarmak" dilimize takıldı o günlerden sonra. Seksenler dizisinin babası da sıkça söylüyor bu cümleyi: "İcat çıkarma, icat çıkarma".

Şu adreste 2012'nin en iyi icatları diye bir liste var. Listenin tamamını yazamam ama listeden bir iki icattan bahsedeyim.

İndoor cloud (iç mekan bulutu): Ne amaçla kullanılır bilmiyorum ama gökyüzünde yalnız gezen bulutları iç mekana hapsetmeyi başarmış bir mucit. Tabi ki bir sis makinasıyla yapılıyor.2022'de Katar'da yapılacak olan Dünya Kupası için stadyumların üzerinde yapay bulutların seyredeceğine dair planların yapıldığını okumuştum bir başka adreste. Belki bu da onun gibi bir şeydir.




Resimdeki eldiven işaret dilini algılayıp onu konuşma diline çevirerek mobil telefona ilşetiyormuş. Kanımca en etkileyici icatlardan biri.
Bu da Dubai'de Bahar Towers [Bahar Kuleleri] adlı proje. Anladığım kadarıyla bu teknolojiyle arada yalıtım amaçlı boşluklar oluşturuyorlar ve ortam sıcaklığının düşürmeyi veya daha az klima çalıştırmayı sağlıyorlar. 

18 Ocak 2013 Cuma

KPDS+ÜDS=YDS

ÖSYM, her yıl ikişer kez yapılan ÜDS ve KPDS yerine yılda 2 defa Yabancı Dil Bilgisi Seviye Belirleme Sınavı (YDS) yapılacağını duyurdu ve 2013 sınav takvimine bu sınavın yapılacağı tarihi ve başvuru tarihlerini yerleştirdi. İlk kez ALES'e giren biri olarak o dönemde LES sonrası nelerin değişeceğine dair soruların sıkça ve yüksek sesle sorulduğunu anımsıyorum. Bu değişiklik ne kadar ses getirdi bilmiyorum ama benzer soru işaretlerinin bu dönemde de oluştuğunu zannediyorum. İletiyi yazmadan bir nabız yoklaması yapmak istedim ama somut şeyler bulamadım. Değişikliğe dair birbirinin benzeri haberler yayınlamış eğitim içerikli web siteleri, hepsi o. Sınavla ilgili merak edilenler ve söylenebilecekleri birkaç başlık altında toplamaya çalıştım.

YDS 2013 İlkbahar Sınavı Ne Zaman Yapılacak? Sınav Başvuru Tarihi Nedir?
Sınav 07 Nisan 2013 günü gerçekleştirilecek. Sınava 18-27 Şubat 2013 tarihleri arasında başvurulabilecek.

Sınavın İçeriği Nasıl Olacak?
4-5 yıl önce KPDS' nin kalkacağını ve yerine TOEFL benzeri bir sınav geleceğini duymuştum. Aradan geçen sürede bunun söylenti oladuğunu düşünmeye başlasam da, bu sınav değişikliği ile beraber yakın bir gelecekte bizi radikal bir değişikliğin bekliyor olduğunu düşünmeye başladım. İlerleyen dönemlerde sınavın dinleme, yazma, okuduğunu anlama gibi aşamaları olan, bilgisayar destekli TOEFL benzeri bir sınava dönüşeceğini düşünüyorum. ÖSYM'nin bunun için hazırlıklara başladğı veya planlarının olduğuna dair yetkili ağızdan çıkan açıklamalar görmedim ama sanırım şartlar ÖSYM'yi bunu yapmaya zorlayacaktır. Kaldı ki, 28518 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yabancı Dil Bilgisi Seviye Belirleme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 8.maddesi bunun habercisi gibi: 
  
MADDE 8 – (1) Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı çoktan seçmeli test olarak yapılır. Ancak, protokolde belirlenmesi kaydıyla sınavın gerçekleştirilmesine ilişkin farklı usuller uygulanabilir.

Şimdiki aşamada ise ÖSYM tarafından adayların YDS'ye tıpkı KPDS ve ÜDS'ye çalıştıkları gibi çalışmaları isteniyor. 2013 İlkbahar ve Sonbahar Sınavlarında sıradışı farklılıklar olmayacak gibi görünüyor haliyle. Yalnız ÜDS'deki Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler, Sağlık Bilimleri ayrımı ortadan kalacaktır. En azından bu konuda herhangi bir yoruma rastlamadım. 

KPDS ve ÜDS Puanları  Ne Olacak?
ÖSYM, puanların geçerliliğinin korunacağını beyan etmiş. 

Dil Tazminatı ortadan kalıyor mu?
Hayır. Kamu Personeli dil tazminatı almaya devam edecek. 

Değişikliğin Nedeni Nedir?
Bizde değişikliklerin felsefesi, kanun koyucuların değişikliğe hazırlandığı dönemlerde en yetkili ağızdan yapılmıyor. Ya önceden fısıltı gazetesinden bazı şeyleri okuyor, duyuyoruz, ya değişiklikten sonra bazı açıklamalarda bulunuluyor ya da bu düşünce altyapısını anlama işi kamuoyunun algı kapasitesine bırakılıyor. Bu gözlemim, buradaki değişklik için de geçerli diyebilirim. Çünkü ortada bir yönetmelik, devamında ÖSYM'nin yaptığı bir açıklama (bazı internet sitelerinden okudum) ve sınav otoritelerinin görüşleri var yalnızca. KPSS gibi, içinde yabancı dil soruları olan bazı sınavlarda bundan sonra yabancı dil sorusu olmayacağından hareketle, YDS'nin yabancı dil ile ilgili tek ve en geçerli ölçme değerlendirme aracı olması planlanıyor. 

Değişiklik üzerine benim şahsi düşüncem de uluslararası geçerliliği olan ve çağdaş dil öğretimi yaklaşımlarına aykırı olmayan/daha yatkın olan prestijli bir dil sınavına olan ihtiyacın ÖSYM'yi bu değişkliği yapmaya zorlaması. Çünkü, kendine has bir tarzı olan, insanların dili öğrenmek için değil de sınavı geçmek için yeteneklerini geliştirdiği bir sisteme dönüşmüştü KPDS, ÜDS sınavları. Bu yüzden de 70-80 gibi notlar alıp yabancı dilde bir makale yazamayan veya yabancı dilde gerçekleştirilen bilimsel toplantılara iştirak edemeyen akademisyenlerimiz oldu. Dilbilgimiz, kelime bilgimiz İngilizlerle yarışırken, İngilizle, amerikalıyla konuşmayı beceremedik. Nasıl değerlendirileceğimizin öğrenme biçimimizi etkilediği düşüncesinden yola çıkarsak konuşma, yazma, dinleme, okuduğunu anlama becerileriyle ölçülüp değerlendirilecek olanların buna göre sınava hazırlanackları, dolayısıyla buna göre öğrenecekleri düşüncesi de doğru olacaktır kanaatindeyim. Ama şu aşamada bu değişiklik isim değişikliğinden öteye gitmeyecek gibi görünüyor, sadece ilerisi için bir ipucu veya umut anlamına geliyor.

25 Eylül 2012 Salı

Bu Kılıkta Öğretmek


Özellikle bizim neslin öğrenciliği ile öğretmenliği arasında geçen 10-15 yıl içinde meydana gelen değişimin boyutlarını anlatmak için sayfalar dolusu yazı yazılabilir. Eğitimde bilgisayar ve internetin  vazgeçilmez bir unsur olmaya başlamasıyla bizim öğretmenliğe başlamamız aynı döneme denk geliyor aşağı yukarı. Günlük planlar yerine öğretmen kılavuz kitapları kullanır olduk örneğin. Geleneksel öğretim yöntemlerini terk ediyoruz yavaş yavaş. Eğitimde sıradışı, yenilikçi ve en önemlisi öğrenciyi merkeze alan bir anlayış hakim oluyor. 40-45 dakika boyunca ders anlatmayı değil, ders öncesi hazırlık yapıp, derste orkestrayı yöneten şef gibi davranmamızı öneriyor çağdaş yaklaşımlar. Gel gelelim, derse yön veren, öğrencilerin öğrenmelerine rehberlik eden birer rehber, bazen bir aktör, bazen de bir yönetmen gibi davranırken geleneksel öğretmen kılık-kıyafetiyle yola devam etmek sizce de bir tezat değil mi?

Tedrisat meselelerine ciddiyetle yakalaşan bir muallim mi olalım, derslerinde etkileşimli tahtayı kullanan, yaratıcı dramayı, oyunları ve nice uygulamayı dersine dahil etmiş çağdaş öğretmen mi? Takım elbise ikinci olasılığın önünde büyük bir engel gibi durmuyor belki ama takıldığım nokta sabit zihinlilik. Hadi kot pantolon, t-shirt fikri size korkutucu geliyor diyelim, bir keten pantolon bir gömlek giymekle ne kaybederiz acaba?

Bakanlar, milletvekilleri, memurlar, öğretmenler, garsonlar, damatlar ve dahi Polat Alemdarlar, Mematiler gibi çok geniş bir skalada giyilmesi tercih edilen takım elbisenin başlarda ayrıcalık, ciddiyet vb. gibi ağır bir misyonu vardıysa da zaten artık kalmamıştır. Sonuç olarak bir zamanlar oturduğu masasından talebelerine dersin konusunu bir bir anlatan, soru sorup cevap bekleyen, öğrenciyi tahtaya kaldırıp sözlü yapan öğretmen artık derste amiyane tabirle maymuna dönüyor. Hem de halinden memnun bir şekilde. Bir de elini kolunu oynatırken, tahtayı kullanırken ve oyunculuğunu kullanırken ceketin verdiği rahatsızlık olmasa daha güzel olacak sanki..

17 Haziran 2012 Pazar

Hakim Bey

Mehmet Erdem

"Şikayetim Var Cümle Yasaktan"

Afili Filintalar'da Murat Menteş'in bir iletisiyle tanıştım Mehmet Erdemle ve bugünlerde çok dinlenen şarkısı Hakim Bey'le. Bu Sezen Aksu şarkısının aslında Zülfü Livaneli yorumunu dinlemişliğim vardı ama nedense ilk kez dinliyormuşum gibi hissettim.

Diziler unutulmaya yüz tutmuş pek çok eski şarkıyı/türküyü yeniden gündeme getiriyorlar bildiğiniz gibi. Mehmet Erdem'in yorumu henüz yeni olsa da, Kuzey Güney gibi ilgiyle izlenen bir dizide yer verilmeseydi bu kadar ilgi çeker miydi tartışılır.

İletiyi şarkının son dörtlüğü ile bitirip, Mehmet Erdem'e kulak verelim.

Sussan olmuyor susmasan olmaz
Dil dursa Hakim Bey tende can durmaz
Yazsan olmuyor yazmasan olmaz
Kaleme tedbir koma tek durmaz



5 Nisan 2012 Perşembe

TTNTSBL'de Sinema Günleri


Perşembe günleri hazırlık sınıflarının ve dokuzuncu sınıfların derslerinin erken saatte bitmesini de fırsat bilerek ders çıkışında birlikte film izlemek için fırsat oluşturduk ve buna da Sinema Günleri adını verdik. 2 haftadır bu etkinliği gerçekleştiriyoruz ve 25 kişilik bir izleyici kitlesiyle ilk hafta Charles Chaplin'in Modern Times (Modern Zamanlar) filmini, ikinci hafta da Ruanda'da 1994'te meydana gelen ve neredeyse 1 milyon kişinin ölümüyle sonuçlanan iç savaşın konu edildiği Hotel Rwanda (Otel Ruanda) filmlerini izledik.

Bu etkinliğe başlarken amacım öğrencilere yeni pencereler açmak, film zevklerine yeni türler, aktörler, yönetmenler eklemek ve okulda servis beklerken geçirecekleri zamanı bir sanat etkinliğiyle değerlendirmelerini sağlamaktı. Filmi izleyip 1,5-2 saat eğlenmekten de öteye, filmle ilgili duygu ve düşüncelerini küçük not kağıtlarına yazıp, bir panoya asmak suretiyle diğer öğrenci ve öğretmenleriyle paylaşmalarını da istedim. Kırmadılar sağolsunlar, ertesi gün not kağıtlarını getirip panoya astılar. Ben de film repliklerini, film eleştirilerini, filmle ilgili bazı detayları araştırıp, bunları o panoda okul ahalisiyle paylaştım. Panomuzun adı çok yaratıcı olmadı ama olsun: Yedinci Sanat...

Haftaya hangi filmi izleriz bilmiyorum. Siyah beyaz bir film, belki bir uzakdoğu filmi veya bir İran Sineması örneği... Film çıkışında teşekkürü esirgemeyen, ertesi hafta izleyeceğimiz filmle ilgili ipucu peşinde koşan öğrencilere, bu ve benzeri etkinlikler konusunda bizi cesaretlendiren yönetici kadrosuna sahip olduktan sonra ne izleyeceğimize karar vermek hiç de zor olmuyor.

Sağlıcakla kalın...

31 Mart 2012 Cumartesi

Comenius Hizmet İçi Eğitim Faaliyeti Başvuru Formu

Katıldığım HIE kursuyla ilgili blogda deneyimlerimi, görüşlerimi paylaşmış ve gidecekler için tavsiyelerde bulunmuştum. (ilgili yazı 1 - ilgili yazı 2). Başvuru günü yaklaşınca (2012 Comenius HIE Faaliyeti 2.dönem başvuruları için son başvuru tarihi  30 Nisan) bu başlıklara talep artıyor ve gerek sayfadaki yorumlar, gerek mail veya facebook yoluyla başvuru formumu gönderip gönderemeyeceğimi soran pek çok mail alıyorum. Daha önceki talepleri geri çevirmiştim ve gerekçe olarak da herkese formu gönderdikten sonra çok kullanılması sebebiyle yarardan çok zarar verecek olmasıydı.

Benzer maillerin sıklığı artınca, bu taleplere yanıt vermek amacıyla başvuru formunun ekran görüntülerini paylaşmaya karar verdim. Yalnız örnek olsun diye kullanmanızı, sadece sizin değil, onlarca adayın da bu form ve/veya benzerlerini örnek olarak kullanacağını, özgünlüğün size artı puan kazandıracağını da hesaba katarak, içeriğe çok takılmamanızı öneririm. Ne gibi şeyler yazılabilir diye bakın ama bence daha dolu dolu ve özgün yazmanızda fayda var. Zira bu form o dönemde beni kursa götürecek puanı aldı ama şimdi almayabilir.

 Başvuran adaylara başarılar dilerim. Umarım keyifli bir tecrübe olur sizin için.



26 Şubat 2012 Pazar

Türk Kafası


(...) 1 Temmuz günü Abdülaziz ve beraberindekiler, yeni icat edilmiş makinelerin görücüye çıktığı sergiyi gezmektedirler. Padişah, çember şeklinde bir çember ve önünde asılı kadife kaplı bir toptan oluşan makinenin önünde durur. bu günümüz lunaparklarında da görülen, topa atılan yumrukla kol kuvvetinin ölçüldüğü ilkel bir makinedir. Osmanlı sultanı topun aldığı darbeye göre ibrenin cetvel üstünde hareket ettiği dinamometrenin adını sorar. Kısa süren bir kararsızlığın ardından bir Fransız yetkili yutkunarak yanıt verir: "Tete Turkue"

Mevsim yazdır ama buz gibi bir hava eser ortalıkta... Fransız mucit "Türk Kafası" adını verdiği makinenin önünde Osmanlı Padişahının duracağını nereden bilebilirdi ki. Demek Avrupa için Türk kafası yumruk atmaya yarıyordu.

Sessizliği Abdülaziz bozar: "Halil Paşa, göster bakalım şunlara Türk kolunun kuvvetini".

Kayserili Halil Paşa Abdülaziz gibi heybetli birisidir. "Emriniz başım üstüne hünkarım" dedikten sonra ceketini çıkarır ve gömleğinin kollarını sıvar. Herkes nefesini tutmuş olacakları beklemektedir. Halil Paşa yaradana sığınıp öyle bir yumruk savurur ki, dinamometrenin dağılan yuvarlak ibresi bir Fransız'ın, kopan topu bir Fransız'ın, yayları da etrafta toplanan öteki diğer Fransızların ayaklarının dibine savrulur. Dağılan makinenin karşısındaki Halil Paşa alaycı bir dille şunları söyler: "Bu Türk kafası değildir; Türk'ün kafasına vurulamaz. Bu olsa olsa Avrupa kafası olmalı ki bir vuruşta dağıldı" (...)

Sunay Akın / Bir Çift Ayakkabı / T.İş Bankası Kültür Yayınları

25 Şubat 2012 Cumartesi

Hayırlı Evlat Vincent

New Jersey'de yaşayan yaşlı bir İtalyan her sene olduğu gibi bahşesine domates yetiştirmek ister. Toprak çok sert olduğundan çalışmak çok güçtür. Daha önce ona yardım eden tek oğlu Vincent ise hapistedir. Oğluna bir mektup yazar ve bo sorunundan bahseder. 

"Sevgili Vincent,
Kendimi çok üzgün hissediyorum, çünkü bu yıl bahçede domates yetiştiremeyeceğim gibi görünüyor. Bahçeyi kazmayacak kadar yaşlanıyorum. Burada olsaydın sorunlarım çözülürdü. Tıpkı eski günlerdeki gibi benim için bahçeyi kazmaktan mutlu olacağından eminim.  Sevgiler. Baban."

Bir kaç gün sonra oğlundan bir mektup alır.

"Sevgili babacığım, 
 Bahçeyi sakın kazma. Oraya ceset gömmüştüm. Sevgiler. Vinnie"

Bir sonraki sabah 4'te, FBI ajanları ve polisler eve gelir ve tüm bahçeyi kazarlar ama ceset bulamazlar. Yaşlı adamdan özür dileyip ayrılırlar. Aynı gün yaşlı adam oğlundan bir mektup daha alır. 

"Sevgili babacığım,
Git ve domateslerini yetiştir. Bu şartlar altında yapabileceğimin en iyisi bu. Seni seviyorum. Vinnie"

12 Şubat 2012 Pazar

Muadili Olmayan İnsanlar


(...) Sevdiği yazarların kitaplarını ezberlemek gibi bir huyu vardı. Hala böyle insanlar vardı yani. Muadili olmayan insanlar. Yaptığı iyiliği karşı tarafın gözüne sokmaya çalışmayan insanlar. Behzat Ç.'nin hayatında çoğu insan bir başkasının yerini tutabilirdi. Harunla Cevdet yer değiştirebilirdi mesela. Ya da Ağbisi Şevket'le Tahsin yer değiştirirse, hemen hemen hiç bir şey değişmemiş olurdu. Ama Şule giderse, biri sahiden gitmiş olurdu. Maçın ilk dakikalarında on kişi kalmak gibi bir şey, akşam Tekel bayisinde 216 bulamamak gibi bir şey. (...)
Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi. Son Hafriyat.
Emrah Serbes, İletişim Yayınları.

Anadolu Liseleri Öğretmen Seçme Sınavı

Sınavın tam adı Fen Liseleri, Sosyal Bİlimler Liseleri, Güzel Sanatlar ve Spor Liseleri ile Her Türdeki Anadolu Liseleri Öğretmenleri Seçme Sınavı. Sınavla ilgili dikkatimi çeken ilk husus sınav ücreti oldu. 10 Mart'ta gerçekleştirilecek sınavın ücreti  tam 80 TL. 13 Şubat-27 Şubat arasında kılavuzda belirtilen şekilde ücreti yatırıp başvuruyu yapmanız gerekiyor.

Yine bu tür sınavlarda bir de asgari çalışma süresi şarto konuyor. Bu sınav için 3 yıl. 10 Mart itibariyle ücretsiz izinler hariç 3 yıllık bir çalışma maziniz varsa sınava girebiliyorsunuz. 20 branşta atama yapılacak. Sınav sonucunda 20 branşta atama yapılacak.

Anadolu Öğretmen Liselerine ayrı başlık açılmamasının sebebi, en güncel atama yönetmeliği olsa gerek. Bir de Aandolu Liselerinin lağvedilmesi veya bir başka deyişle her isenin anadolu statüsüne getirilip sınavsız öğretmen ataması yapılması fikri (Nimet Çubukçu Projesi) resmen rafa kalktı anlaşılan. Bu durumda sınavsız atanan mevcut öğretmenlerin durumu ne olacak bilinmez.

Herkese başarılar dilerim. Bir de umarım bir an önce oturmuş ve üzerinde büyük çoğunluğun uzlaşmaya vardığı bir atama-terfi yönetmeliğine kavuşuruz.

2 Şubat 2012 Perşembe

İngilizcecilere Facebook Sayfaları

Deyim, atasözü, tekerleme ve özlü sözlerin dil öğrenme sürecinde öğrenciye önemli bir katkı sağladığını ve ilgi uyandırdığını düşünüyorum. Bir de otantik materyalin dil öğrenenlerde yarattığı etkiye benzer bir etki yaratıyor kanısındayım. Zira ilk ağızdan o dilde üretilmiş, çeviri kokmayan ve ama yüzeysel ama derin anlam içeren (tekerlemeler hariç) cümleler bunlar. Ben de hem derslerimde kullanmak, hem de kendi bilgi dağarcığıma katı sunmak için araştırıyor, biriktiriyor, bazen bir resimle bütünleştiriyor ve bir kart görüntüsü veriyorum. Bunları da aşağıda adreslerini vereceğim Facebook Sayfalarımda paylaşıyorum. Meslektaşlarımı ve dil öğrenen Sosyal Medya düşkünlerini bu sayfalara beklerim.